29 Eylül 2012 Cumartesi

DEJAVU YA DA TARİHİN TEKERRÜRÜ 1

Yaşadığımız günlerde olanları görünce ' Biz bunları daha önce yaşamıştık' duygusuna kapılan var mı bilmiyorum ama ben 'Kral çıplak' dercesine 'Biz bu filmi daha önce görmüştük' demeden geçemiyorum.
Siz ister 'Dejavu' deyin ister 'Tarihin tekerrürü' toplumların tarihinde yaşanmış ve bu yaşananlardan ders alınmamış olayların tekrar etmesinin kaçınılmaz olduğu önümüzde durmaktadır.
Çok partili yaşama geçtiğimiz ve DP nin ikinci denemesinde tek başına iktidar olduğu 14 Mayıs 1950 den başlayarak 27 mayıs 1960 müdahalesinin gerçekleştiği 10 yıllık tarih aralığında yaşananlar AMAÇ ve SONUÇLARI itibariyle bugün 2003 - 2012 aralığında yaşadıklarımızla örtüşmektedir.
D.P nin AKP den en büyük avantajı hükümeti kurduğu 22 Mayıs 1950 tarihinde aynı gün parti kurucularından Celal Bayar ın Cumhurbaşkanı olmasıdır.Oysa hatırlanacağı gibi AKP bu şansı ancak 28 Ağustos 2007 yılında Abdullah Gül ün Cumhurbaşkanı olması ile elde etmiştir ama Demokrat Parti nin on yılda yaptığını AKP beş yılda önemli ölçüde, hatta bazı konularda daha ileri giderek gerçekleştirmiştir.
Menderes hükümeti Meclisten 2 Haziran 1950 tarihinde güvenoyu almış ilk eylemi dört gün sonra 'Ordu darbe yapacak' dedikoduları üzerine hiç vakit kaybetmeden geleneklere aykırı olarak başta Genel Kurmay başkanı olmak üzere Kara Kuvvetleri Komutanı Deniz Kuvvetleri Komutanı Hava Kuvvetleri Komutanı Jandarma Genel Komutanı olmak üzere 1.ordu 2.ordu ve 3.ordu komutanları ile birlikte 15 generali ve 150 Albay ı emekliye sevketmiştir.Öyle ki tasfiye edilenler içersinde Askeri şüra üyelerinden Kazım Orbay ve Salih Omurtak gibi önemli komutanlarda vardı.Tarih 6 Haziran 1950 dir.Yapılan operasyon ordudaki İnönücüleri hedef almıştı.
Elinde her türlü yetki varken çok partili yaşama geçişi,serbest seçimleri İnönü sağlamamışmıydı D.P nin tek başına iktidar olmasına İnönü demokrasinin zaferi olarak bakmamışmıydı. O halde iktidara gelir gelmez Ordu yu ve İnönücü subayları hedef almak ta neyin nesiydi.Ya da o günkü tanımıyla İnönücülük neydi?
Hemen yazalım;İnönücülük Atatürk devrimlerinin muhafazasını sağlamak ve 2. dünya savaşına girmemekti.
Oysa Ordu içersinde 2.dünya savaşına katılmanın iyi olacağını düşünen komutanlarda vardı ve bu komutanlar İnönü nün tarafsızlık politikasına gizliden karşı çıkıyorlar ve kendi aralarında örgütleniyorlardı.Menderes in bu komutanlardan yararlandığı açıktır.Bunlardan bazılarının hükümete alınarak bakan yapıldıkları herkesin malumudur.
Menderes in ilk icraatının Orduya yönelik olması iktidarını sağlama alarak, yapacakları için önünü açmak, kendisine engel olacak unsurları temizlemekti.Başarılı da oldu.Olan bitene İnönü nün yeterli tepkiyi vermemesi Menderes i cesaretlendirdiği ortadadır.
Bu orduya karşı yapılan ve başarılı olan operasyon sonrası Menderes ' Bu bir ikinci nizam-ı cedit planıdır.Gerçekleştirmek iktidarımızın şerefi olacaktır' derken Cumhurbaşkanı Celal Bayar 'Bu kesin bir operasyon planıdır karşı çıkanlar olsa da bu plan başarılı kılınmalıdır' diyordu.
Menderes ve ekibi Atatürk Cumhuriyetini, devrimleri, yargıyı,üniversiteleri  hedef alarak iktidarını sürdürecekti.
İktidarın önünün açılmasından sonraki ikinci önemli uygulama Millet meclisine bile danışılmadan yapılan Kore ye asker gönderme eylemidir.Ve arkası çorap söküğü gibi gelecek Cumhuriyet ve Ordu karşıtlığı içeren eylemler zinciridir.Bunları sırası geldikçe tek tek sizlerle paylaşacağız.
Bunlardan bir tanesi var ki bugün yaşadığımız Suriye krizinin 1957 model versiyonudur.Söz konusu tarihte Menderes ABD nin askeri ve mali yardımları karşılığı ABD nin o tarihteki BOP planı çerçevesinde Suriye nin emperyalizme karşı dik duruşunu Arap milliyetçiliğini (Baas) kırmak için bu ülkeye girmek üzere her hazırlığı yapmış nota vermiş ordunun girmesinden,paramiliter güçlerin kullanılmasına kadar her şey tartışılmış ama konjoktür izin vermediği ve ABD nin Sovyetler birliğinden çekinmesi nedeniyle girememiş olduğudur.
Bugünde gerek ABD nin gerekse diğer emperyal güçlerin bizi arkadan iterek kendilerini sakladıkları Suriye krizi, siz ister DEJAVU ister TARİH TEKERRÜRÜ deyin o tarihteki konjoktürün hala devam ettiğini ortaya koymaktadır.Bugün tarihe tanıklık etmekteyiz.
Demokrat partinin bir gecede gerçekleştirdiği Ordu içersindeki yönetim değişikliği, bugün gerçekleştirilen ve adına balyoz denen davanın sonucunda 325 subayımızın hüküm giymesi söz konusu tarihte adı farklı olsa da bugün adına Büyük Ortadoğu Projesi denen ABD menşeili operasyonun Suriye rejimini hedef alması karşında yaptığımız cengaverliklerin hiç bir sonuç vermeyeceğini tarih bize söylemektedir.
Yaşadıklarımızı görüp kimse umutsuzluğa kapılmamalıdır.1950 -1960 arasında yaşadığımız ve bugün ile örtüşen olaylardan bizim o tarihte nasıl kurtulduğumuz ortadadır.Oysa beklenen tarihin aynı şekilde tekerrürü değil, bunları bilerek yeni mücadele yöntemleriyle çıkışı bulmamızdır.
29 09 2012
Arslan Öz








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder